Bir çift entrikacı eski sevgili, baştan çıkarma gücünü kullanarak başkalarını sömürmeye çalışır.

Hapishane isyanı sırasında orada mahsur kalan bir insan hakları avukatı sağ kalabilmek için mahkûm taklidi yapar. Kaotik ortam ve yaşadığı kayıp, içindeki karanlığı ortaya çıkarır.

Kara Panter Partisi'nin kurucularından biri olan Huey P. Newton, büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalır. FBI, Huey'i yakalamak için her köşeyi araştırır. Huey ise, bu durumdan kurtulmak ve güvenli bir yere gitmek için zekice bir plan yapar. Ancak bu kaçış öyle sıradan bir yolculuk olmayacaktır. Huey, kendine alışılmadık bir yoldaş bulur: Hollywood'un ünlü yapımcısı Bert Schneider! Evet, doğru duydunuz! Filmlerle, Hollywood'un ışıklı dünyasıyla ünlü Bert, bu tehlikeli kaçış planında Huey'in yanında yer alır. Heyecan verici, değil mi? Huey ve Bert, bu zorlu yolculukta güvenli bir yere ulaşmayı hedefler. Huey'in hedefi oldukça net: Küba'ya kaçmak! FBI'ın baskısından ve sürekli peşinde dolaşan ajanlardan kurtulmak için bu tehlikeli kaçış şarttır. Bert, Hollywood'da yapımcı olarak tanınsa da, Huey'in bu kaçış hikâyesinde ona farklı bir şekilde destek olur. Koca Hollywood yapımcısının bir devrimciye yardım etmesi, her gün karşılaşılan bir durum değil elbette. Ama işte bu, "The Big Cigar" dizisini ilginç ve sürükleyici kılan şeylerden biri! Huey ve Bert, yalnızca FBI'ın baskısından değil, aynı zamanda her köşede onları bekleyen engellerden de kurtulmaya çalışırlar. Hollywood'un şaşaalı dünyasından, politik gerilimlerin içine geçiş yaparlar. Dizide bu kaçış macerası boyunca, Bert ve Huey arasında büyüyen dostluk ve dayanışma da büyük rol oynar. Huey'in cesareti ve Bert'in alışılmadık desteği, bu hikâyeyi bambaşka bir boyuta taşır. İzleyici, iki farklı dünyanın nasıl ortak bir amaç uğruna bir araya geldiğini görür. Huey, Bert'in yardımıyla FBI'ın elinden kaçarak Küba'ya doğru yol alırken, izleyiciler soluksuz bir kaçış hikâyesine tanık olur.

Bir kadın, kardeşinin inanılmaz planına katılmak istemeyince, kendini bir ihanetin ortasında bulur. Kardeşi, ondan beklenmeyen bir şekilde, acımasızca intikam almak ister. Bu durum, her iki taraf için de büyük bir kırılma noktası yaratır. Kadın, bir yandan bu zor durumu anlamaya ve aşmaya çalışırken, diğer yandan geçmişte kaybettiği izini sürmeye başlar. Bu süreçte, kaybolmuş olan kızına yeniden kavuşma umudu, onu hayatta tutan en güçlü bağ haline gelir. Hapishanenin sert duvarları arasında, eski yaralar yeniden açılırken, bu buluşmanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği büyük bir merak konusudur. Ancak bu kadın, tüm zorluklara rağmen umudunu asla kaybetmez. Çünkü bir annenin umudu, dünyadaki en güçlü şeylerden biridir. Hayatta bazen en yakınlarımız bile bizi hayal kırıklığına uğratabilir, hatta düşman olabilir. Kadın da böyle bir ihaneti yaşar ve kendi kanından gelen birinin ihanetiyle yüzleşmek zorunda kalır. Bu, ona derin acılar yaşatır ama aynı zamanda güçlenmesine de sebep olur. Çünkü zorluklar karşısında pes etmek, onun karakterine uygun değildir. Bir tarafta kardeşinin hain planlarıyla boğuşurken, diğer tarafta kayıp kızını bulma mücadelesi verir. Hapishanede geçen bu zor günlerde, kadının aklında tek bir şey vardır: kızıyla tekrar bir araya gelmek ve onu koruma içgüdüsüyle dolu dolu yaşamaya devam etmek. Sonuçta, umudun gücü ve bir annenin sevgisi her türlü engeli aşabilir. Kadının bu kararlılığı ve sevgisi, izleyenlere cesaret verici bir hikâye sunar. Hayat her ne kadar zor görünse de, hiçbir şey bir annenin çocuğuna duyduğu sevginin önüne geçemez. Bu hikâye, izleyicilere bu güçlü bağı ve bu bağın insanlara nasıl güç verdiğini hatırlatıyor.

Pauline, Lukas'la yaşadığı tek gecelik ilişkiden hamile kalır. Hamilelikle ilgili çok yanlış bir şeyler vardır. Luke, şeytanın vücut bulmuş hali ve cehennemin vârisi olduğunu açıkladığında, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. İblisler ve melekler cephesi arasında kalan Pauline'in hamileliği ona doğaüstü yetenekler de kazandırır. İyi ve kötü arasındaki destansı savaşta belirleyici güç haline gelir.

GG Precinct, sürükleyici olayları ve gizemli karakterleriyle dikkat çeker. Çaylak başkomiser Ali, polis teşkilatındaki ilk günlerinde zorlu bir vakayla karşılaşır. Şehirde dehşet saçan bir seri katil, cinayetlerin izini karmaşık kelime oyunlarıyla gizler. Bu cinayetlerin her biri, çözülmesi gereken ölümcül bulmacalarla doludur. Ali, bu bilmecelerin sadece birer oyun olmadığını, her ipucunun yeni bir kayıpla sonuçlanabileceğini fark eder. Yanında ise biraz sakar ama akıllı dedektif Cemal bulunur. Cemal, olayları kendi esprili bakış açısıyla ele alarak Ali’ye destek olmaya çalışır. İlk başta, Ali ve Cemal’in ekip çalışması zorluklarla doludur. İletişim sorunları ve farklı düşünce biçimleri, başlangıçta her adımlarını karmaşık hale getirir. Ancak zaman geçtikçe, Ali'nin kararlılığı ve Cemal'in pratik zekası, ikilinin uyumunu güçlendirir. Şüpheliler arasında yapılan sorgulamalar, ince ipuçları ve gizemli notlar, Ali'yi karanlık bir geçmişin içine sürükler. Katilin işlediği her cinayette, geride bıraktığı kelime oyunları, hem zekice hem de tehlikeli bir planı işaret eder. Ali, bu davayı çözdükçe kendini de keşfeder. Zorlu bilmeceler ve gerilim dolu anlar, onu cesur ve daha stratejik bir lider yapar. Cemal'in mizahi yaklaşımı, baskı anlarını hafifletir ve izleyicilere keyifli anlar sunar. Ancak her yeni bulgu, bu davanın göründüğünden çok daha karmaşık olduğunu ortaya çıkarır. Kimsenin beklemediği sürprizler ve ansızın ortaya çıkan gizemler, seyirciyi merakta bırakır. GG Precinct, akıl oyunları ve heyecan dolu anlarıyla ekranda kendine sağlam bir yer bulur. İkili, hem kendi aralarındaki dinamiği hem de cinayetlerin ardındaki sır perdesini çözmeye çalışırken izleyiciye unutulmaz anlar yaşatır.

Bir çöpçatanlık uygulamasında karizmatik bir adamla tanışan Camila, kendini rüya gibi bir aşkın ortasında bulur. Ancak planladığı sürpriz ziyaret beklenmedik sonuçlar doğuracaktır.

Eylül babaannesi ile birlikte yaşamakta ve geçimini eskortluk yaparak kazanmaktadır. Tek isteği yeteri kadar para biriktirip Galler’e taşınmak ve orada kendine yeni bir hayat kurmaktır. Bir gece Instagram üzerinden onu bulan bir arkadaş grubunun bekarlığa veda partisine çağrılır. Eylül, sosyetik bir kızla evlenmek için gün sayan müstakbel damat Cem’e aşık olur. Cem de Eylül’den etkilenir. O geceden sonra Cem ve Eylül’ün hayatları birbirine karışmaya başlar.

O romantik ve hassas olduğu kadar prensiplerine sıkı sıkıya bağlı ve son derece inatçı. Arnavutluk'tan Türkiye'ye göç eden ve en iyi aşçılar arasında gösterilen Şeref Bey bu kez yeni bir hayat için yola çıkıyor ama hiç beklemediği sürprizler ve kim bilir belki de yeni bir aşk onu bekliyor.

Yıldızı parlayan bir politikacı ve konuşma engelli karısının gergin evliliği, hayatlarını altüst eden bir kaçırılma olayından sonra çatırdamaya başlar.